10 Aralık 2017 Pazar

Oksalik Asit


Son bahar bitti, kış ayları başladı...


Kış aylarında arılıkta yapılacak bir şey olmadığından, bu zamanı seminerlere ve sunumlara katılarak değerlendiriyoruz. Bazı sunumlar hayal kırıklığı yaşatıyor olsa da, arıcılarla fikir alış-verişinde bulunmak güzel

Hele ki son katıldığımız seminer tam bir zaman kaybıydı.
Bana ne Afrikada 1970lerde yapılmış araştırmadan :)

Kendimi tutamayıp seminer sonrası biraz  serzenişte bulunmuş olacağım ki, Almanyada üyesi bulunduğum AGT Başkanı F.Karl Tiesler babayane bir tavsiyede bulundu. ''Mühim olan bu tür arenalarda kendini gösterip, bende bu işte varım diyebilmektir'' Tecrübeli ve samimi insanlar bir başka oluyor :)



Eylül ayı geçtiğimiz yıllara nazaran sıcaktı. Bu arıların yavru faaliyetine normalden daha fazla devam edip, stoklarında azalmasına sebep olabilir. 
Bu yüzden stoklara ve Varoaya dikkat etmek gerekir!
Yavru faaliyeti devam ettiği sürece, Varoa üremesi de devam eder. Soğuklardan dolayı, kapalı gözlerden yavruların çıkması normalden 12 ila 24 saat arası daha geç gerçekleşebilir. Bu da gözlerdeki 2. dişi varoanın çifleşebilmesi anlamına gelir. Bu yıl arılar normalden daha fazla varoa ile kışa girmiş olabilirler. 

Kasım ayı ile birlikte ilk don oldu ve bu tarihten itibaren ana arı yumurtayı kesmiş olmalı. Gece ilk buzlanma olduğunda arılar yumurta ve genç larvaları temizleyip, iri olan kapanmaya yakın yavrulara dokunmazlar. 
Bu hesaptan yola çıkarak kolonilerin 14-15 gün sonra yavrusuz olduklarını söylemek mümkün. Daha garanti olması açısından, ilk don olayından 21 gün sonra, istisnalar haricinde kolonilerde yavru bulunmaz. Bu yavrusuz ve soğuk dönemde varoaya  oksalik asit ile güçlü bir darbe vurulabilir. 
Uygulamadan önce kolonilerdeki Varoa miltarını aşağı-yukarı bilmek, hem arıcıya fikir vermiş olur, hem de arıları gereksiz stresten kurtarmış olur.
Uygulamadan 3-5 gün önce çekmeceler takılarak, günlük doğal olarak düşen Varoa miktarına göre, kovan içerisindeki Varoa nüfusu tahmin edilebilir. Bu hesaplama mevsime, yavru durumuna ve düşen varoa miktarı göre yapılır. Doğal düşen varoa miktarı arttıkça, çarpanı küçülür. Yavru alanı arttıkça, çarpan yine küçülür. 
Eğer günlük düşen miktar 0,5in altında ise, oksalik uygulamasına gerek görülmez. 




Oksalik asit çok masum değildir, fakat suda çözülür olduğundan balda ve mumda kalıntı bırakmaz. Arıların kitin iskeletini incelttiğinden dolayı, sıvı halde TEK SEFER uygulanır. Kitini incelen arının ömrü kısalabilir, hastalıklara direnci azalabilir. Bu nedenle uygulama dozunda ve gerektiğinde yapılmalı, abartılmamalı! Bilhassa zayıf kolonilerde özellikle dikkat edilmeli. Fakat ben yedek ana bıraktığım çiftleşme kutularına dahi, gerek olduğunda oksalik kullanmaktayım ve hiç bir kutu oksalikten dolayı sönmedi. Dozunda yapılan ıygulamanın faydası tartışılmaz! 

Sıvı halde kullanılan asit Almanyada eczanelerde hazır halde satılıyor. 1 Litre hazır solüsyon 35Avro civarı. Karışımı arıcının kendi hazırlaması yasak, çünkü maliyeti 1 Avroyu bile bulmuyor ve ilaç sanayisi arıcılardan para kazanamıyor.

Hazırlanışı:
600ml Saf Su
600gram Şeker
35gram oksalik asit dihidrat


Arılı her çerçeve arasına 5ml oksalik asit karışımı damlatıyorum, arının yoğun olduğu diske daha fazla, arının az olduğu diske daha az. 

Oksalik asit hazırlama ve uygulama videosu


6 Kasım 2017 Pazartesi

İzole bölgeler, bazı sorulara cevaplar

Merhabalar,
Almanya'da Ekim ayı ile birlikte kovanlara müdahale zamanı bitmiş olup, sadece zaruret halinde besleme vs. yapılabilir. Hep ''Almanya'da'' diye başlıyorum, uygulamalar bölgeden bölgeye farklı olabilir. Bu gözönünde bulundurulmalı! 

Sezonun bitmesi ile beraber gelen sorular artmaya başladı. Sorular genelde aynı, bu yüzden bazı soruların cevaplarını bloğumda da yayınlayarak, daha fazla arıcıya ulaşmakta yarar olacaktır. 


İzole bölgeler hakkında bir hayli fazla soru geldi. Biraz açıklama yapma gereği duydum.
İzoleler ikiye ayrılmaktadır.
Almanya'da 8 adet A izole bulunmaktadır.
Borkum: Skelenar
Norderney: AGT
Wangeroog:Peschetz veya Troiseck
Langeoog:Peschetz veya Troiseck
Spiekeroog:Troiseck ( Hoffmann olduğundan dolayı tercih edilmez)
Juist:Sklenar
Puan Klent/Sylt:Skelenar
Gehlberg:AGT
Karada bulunan tek A izole Gehlbergdir. 


6-7 farklı hattan 75-90 erkek kolonisi bulunan bu İzole, gen bakımından diğer Ada izolelerine göre daha zengindir.
Bu izolelerde çiftleşmiş ana fiyatı 50-70 Avro arası değişmektedir. Bu analar ufak kutularda olduğundan dolayı yumurtaya geçer geçmez satılır, yavru kapatması vs. beklenmez. Ufak kutudan alınarak daha büyük bir çiftleşme kutusu (MiniPlus) veya ruşete kabul ettirilen analarda ise, ruşette kalacağı süreye göre fiyatı yükselir. Bu analara ön seleksiyonu (Vorselektiert) geçmiş denir.
A izole için hazırlanan çiftleşme kutuları 


Almanya'da B izole sayısı 100 civarıdır. Bu izolelerin hepsi karada olup, saflık garantisi yoktur. İzolede bulunan erkek hattı ile çiftleşmiş olma olasılığı orta derecededir. Çevrede arıcılar vardır, bu arıcıların kolonilerinin %70inin anaları her yıl değiştirilmektedir. B izolede çiftleşen analar morfolojik özellik raporu alındıktan sonra damızlık olarak kullanılmaktadır. Fakat morfolojik özellikleri tipik Karniyol olsa dahi, çiftleştiği varsayılan erkek hattı aslında farklılık teşkil edebilmektedir. Bunu sadece DNA testi ile belirlemek mümkün olup, bu da gereksiz görülmektedir. Çünkü bu analar damızlık testlerine sokulup vakit kaybedilmek istenilmez. B izole miktarı Bavyera (Bayern) eyaletinde fazladır. B izole ana fiyatları 25-40 Avro arası değişmektedir. Bavyera eyaletinde bulunan 2-61 numaralı Spessart izolesinin 2. Sorumlusu benim. Bizim bölgemizde çiftleşen ana arıların fiyatı  35 Avro olup 5-12Avro posta ücreti ekleyerek, kayıp riski alıcıya ait olmak üzere dünyanın her yerine posta ile göndermekteyiz. 

Spessart izolesi internet sayfamız yenilenme aşamasındadır.

Bazı B izole bölgeler
2 numaralı Bavyera Eyaleti B izoleleri
2-10 Unterwieser Wald
2-11 Freisinger Moos
2-12 Pfaffenkopf
2-13 An den drei Wassern
2-14 Anzntal
2-15 Sonnwendjoch
2-16 Raggert
2-18 Sauschütt
2-21 Racheldiensthütte
2-22 Bramandlberg
2-23 Königswald
2-24 Schellenberg

2-33 Kühweiher
2-41 Michaelsgraben
2-43 Bodenwiese
2-44 Hufeisen
2-51 Tiergarten
2-61 Spessart
2-62 Gramschatzer Wald
2-63 Haßberge
2-71 Scheppacher Forst
2-73 Giebelhaus
2-74 Bleckenau
2-75 Hochgrat



Doğuya doğru olan B izoleler
16-1 Birkenmohr
16-11 Kieferle
16-6 Kirchtal
16-8Wüstenwetzdorf
16-9 Oberhof


Benim bulunduğum 7 numaralı Hessen Eyaleti
7-1 Waldhaus
7-8 Hesselgrund
7-9 Katzenbach
7-10 Dillkreis Gusternhain



Almanya'dan almış olduğunuz ana arıların yanında kimlik kartları bulunur. Bu kartın alt kısmında çifleştiği bölgenin ismi yazar.

Yukarıda vermiş olduğum izole isimlerine bakarak kıyas yapabilirsiniz. Başka bir bölge ismi yazıyorsa bana ulaşarak sorabilirsiniz. 

Bir başka soru Fransa'dan eski bir öğretmen olan Salman Hocadan:

Merhaba,
Ben bu yıl, toplam 25 kovan arı elde ettim Oturduğum yerin belediyesi başarılı bir arıcı olduğumdan dolayı bana  projemi rahat bir şekilde gerçekleştirmem ve devam etmem icin 400metre kare bir yer verdi.(Okul öğrencileri gelecek, arıları ziyaret edecekler. Arı hakkında kendilerinibilgilendireceğim,  yani tekrar bir nevi öğretmenliğe dönüş, ama bu da bir hizmet, seve seve yaparım, yeterki imkan versinler) Allah nasip ederse  arılarımı yeni yere  taşıyacağım. Yeni yerle arılarımın bulunduğu yer arası 150metre yani bir sokak ötesi. Sizce nasıl bir yol izlemem gerekir? Yani arıların tekrar eski yerine gelmemeleri için ne yapmam lazım? En uygun zaman? Arıları uzak bir yere taşıyıp geri getirmem gibi bir düşünce mümkün değil.


En kısa yöntem uzak yere taşımaktır, ama mümkün olmadığını yazmışsınız...

Arıları direk taşımaktan başka çareniz yok. Tarlacıların hepsi geri eski yerlerine dönecektir. Bu da kolonilerin güç kaybetmesi anlamına gelir. Ama madem ki başka bir yol yok...

Yakın mesafe kovan taşıma metodu:
Taşınacak kovanların gece girişleri kapatılır. Sonrasında  ya gece ya da sabahı yeni yerine getirilip konulur.
Doğada arılar genellikle ağaç kovuklarında yaşarlar. Arı yuvasının bulunduğu bir ağaç devrildiği zaman, arılar eski yerlerine uçmazlar. Peki neden??? Uçuş deliğinin güneşe olan açısı, şekli ve yeri değişmiştir. 
Yeni yerlerinde uçuş deliklerini ağaç dalları, yaprak,  ot vs. ile güzelce kapatın. Arılar kovandan dışarı, bu engellerin arasından güçlükle çıkabilmeli. İlk yarım saatte sadece bir kaç arı çıkabilmeli. İkinci yarım saatte arılara biraz yardım edilip tek-tük çıkabilecekleri şekilde uçuş deliği önü açılır. Ama arılar kovandan direk uçarak çıkamayacakları şekilde ayarlamalısınız. Böylelikle kovanın yerinin değiştiğini anlarlar. Ve çıkar çıkmaz sanki dışarı çıkan genç işçi gibi, yüzleri kovana dönük şekilde yavru uçuşu gerçekleştirip, kovanın yeni yerini ezberlerler. %100 başarılı değildir, ama yine de etkilidir. Eski bahçede bir kaç kovan bırakabilirsiniz. Geri dönen arılar bu kovanlara girebilsinler. Aynı zamanda eski yerde kovan bırakmanız dezavantaj olabilirde. Hiç kovan bırakmamak daha doğru olabilir. Bir müddet sonra dönen arılar çevredeki kovanları ararlar. Mevsimsel taşıma yani salkım başlangıcında, giriş kapatılır, yeni yerine konur, 2 arı geçebilecek kadar açıklık bırakılır, zaten güzel  havada tuvalete çıkış olacağından yerine çabuk alışabilir.




Yasin Köycü 
Her ne kadar oğulu engellemeye calıssakta (genç ana kullanmak, nemden ve sıcaklıktan uzak durmak vs dikkat etsek bile) oğulu engellemek çok zor bir konu. Gecen gün aklıma bir sey geldi. Eğer işe yararsa belki de kovanların oğul atmamasına engel olabilirim. Bu sezon oğul atmayan iki arıdan biri satın aldığım arıydı. Hiç stok balı yoktu. Ben telafi etmeye kalksamda yavru baktığından dolayı stoklamadan yiyordu. Yani stok balı yoktu. Acaba bal stoğu az olan veya stoğu olmayan arı oğula gitmeyebilir mi?Çünkü  kendini kurtarması gerekirken niye bölünmeye meyletsin ki? Ayrıca arılar oğul atarken biliyorsunuz ki karınları bal dolu olarak dısarı çıkarlar. Ama eğer stok yoksa belkide o sebeple oğula meyletmesini engelliyor olabilir. Bu sene birkaç kovanın kış çıkışında büyük ölçüde balını alıp içeride kalan az balını da yemesini bekleyip azar azar besleme yapmayı düşünüyorum. Bu yöntemin oğula mani olabileceğini düsünüyorum. Sizce bu düsüncemde haklı olabilir miyim?

Arıda oğul genelde genetiktir. Oğulun sebeplerinden biri de açlık oğuludur. Yemazaltılınca  ana stoktaki azalmayı anlar ve yumurta atmaz, buna psikolojik yem sınırı deniyor ve kovanda 4 kilo balolması anlamına geliyor. Duvar çerçeveler ballı olması gerekir. Ana genç ise, selekte edildi ise oğul verme ihtimali  düşer. Ama yine de her 7 günde bir kontrol etmekte fayda var. Almanya'da genelde 7 günde bir oğul kontrolü yapılır. Neden 7 gün? 8 olursa ana memesi kapanır, ki arı için oğula çıkma zamanıdır. Artık oğul memelerini bozsak bile, oğul düşüncesinden vazgeçirmek zordur. İstisnai durumlarda oğul memesi kapanmadan da oğul çıkabilir. Selekte edilmiş arıda bu ihtimal çok düşük veya hiç yok. 
Kışın kovanı stoksuz bırakmak uygun olmayan bir davranıştır. Vereceğiniz yem invert edilmediğinden arıların bağırsaklarında sorun oluşturur, zaten hava soğuk, şurubu veya keki işleyemeyebilir. Anlık yer ama o da ne derece sağlıklı olur, tartışılır. 
Size tavsiyem  seçilmiş selekte edilmiş kovanlarınızdan, kendi genç ana arılarınızı  üretmeniz ve gerekirse de bildiğiniz tanıdığınız güvenilir bir ana üreticisinden ana alarak yolunuza devam etmenizdir


Arılığımın hepsini nasıl yüksek verimli arılar yapabilirim? En kısa zamanda!

-Mayıs'a kadar iyi bakım
-Varaosu temizlenmiş koloniler
-Genç sağlıklı  ana arılar 
-İyi bir flora
Arılar arabaya benzer. Araba iyi olabilir, ama iyi arabaya iyi de şoför lazım bu unutulmamalı!



Çankırı'dan Orhan Bey:
Gökhan bey bal tahlilinde nem oranı 15.5, hijyenik ve şeker yok.Yanlız balda polen miktarı önemliymiş. 3000 den başlayıp 10 milyona kadar çıkabiliyormuş.Yani bu kadar geniş bir yelpaze olabilirmi? Almanyada iyi bal denince balın hangi özellikleri öne çıkıyor?

Bu konu da fazla bir bilgim olmadığı için, soruyu Profesyonel arıcı Erhan Teke Beye yönlendirdim.
Erhan Bey'in cevabı:

1 litre baldaki polen ölçüsel olarak 0,01 ile 0,5 gram  arasında olmalıdır, normali 0,03 gramdır.  Bu da litrede % 0,003 e tekabül eder. Avrupa Birliği içinde alınan bir karar ile gen teknikli polen bulunuyorsa bu da toplam polen degerinin %0,9 unu aşıyor ise belirtilmek durumundadir.

Arı nektar toplama esnasında polen karışık nektarı toplar, bu polen sayesinde o balın sahte olup olmadığı, hangi ülkeden geldiği ve ne balı olduğu tespit edilir. Bilinir ki günde ortalama 30 kere kovandan çıkan arı kovan merkezli 3 km içinde her seferinde ortalama 300 çiçeği ziyaret eder. Balın içindeki su oranı %18in altında ise balın ekşimesi ve bozulması en az 2 yil gerçekleşmez, bazı bilinçsizarıcılar  Ağustos ayından sonra mayalı kek vererek stok bala maya karışmasına yol açarlar, bu da polenli balın ekşimesine yol açar.

Kış stok yeminin şekerden yapılması yani polen icermemesi arıya yapılan iyiliktir, bal ne kadar polen içerirse bağırsaklarında biriken dışkı o kadar yoğun olur, ve biliyoruz ki arı kovanına kolay kolay pislemez, zamanı gelene kadar dayanabildiği kadar tuvaletini tutar güzel  havalarda çıkıp bu ihtiyacını giderir.

Polen elektro mikroskop ile bu sekillerde görülür

https://www.google.de/search?q=Martin+Oeggerli+polen&client=ms-android-htc-rev&biw=360&bih=559&tbm=isch&prmd=nimv&source=lnms&sa=X&ved=0ahUKEwiRoamCgarPAhVMJcAKHYH9DvUQ_AUIBigC&dpr=3

Ayrıca bizim yaptırdığımız tahlil raporunda, bir raporu ekte veriyorum. Bunda polen çeşit ve oranları, şeker çeşitleri yazıyor. Aynı raporlar Türkiye'de de yapılıyor.
Bu raporla bal devlet tarafından gıda güvenliğine alınmıştır.
Rapor fiyatı  150 eurodur ve bu raporsuz balı DIB (Almanya Arıcılar Birliği) güvenlikli kavanozlara koyup satamazsınız demektir.




3 Ekim 2017 Salı

Saf Karniyol 2018

Merhaba,
Ekim ayına girdik.
Varoa mücadelesi, kış beslemesi, eski peteklerin eritilmesi, çiftleşme kutularının temizlenmesi, kovanlara yeni anaların verilmesi gibi, Eylül ayında yapmamız gereken işlerimizi bitirdik. 
Kızım Betül her zaman olduğu gibi en büyük yardımcımdı.
Bugün son tur şuruplar verildi

Oğlum Talha kayıplarda, herkesin ilgi alanı aynı değil elbette. Ama sanırım Betül bu işi sonuna kadar götürecek. 2014te meraklı gözlerle takip ederdi
Zaman ne çabuk geçiyor, şimdi sadece oyun oynamaya gelmiyor. Arılıkta aktif olarak 2. senesi ve hala istekli ve çok çalışkan, hiç bana çekmemiş :)

İnkubatörde çıkan anaların çoğunun apoletini kızım yapıştırıyor 

Velhasıl kelam bu sezon ana üretiminde yalnız değilim:) Kızıma kendi balını kendisi üretebilmesi ve ufak çaplı ana arı üretimi için 3 Mini Plus kovanı kışa hazırladım.

Koloniler kontrol edildi


Artık arılar kendilerini kışa hazırlıyorlar, propolis ile açık noktalar kapatılıyor 


Son güneşli günlerde polen taşımaya devam ediyorlar. Kış arılarının uzun ömürlü ve sağlıklı olmaları bu polenlere bağlı


Enteresan bir şekilde yanyana olan iki kovandan biri polene çalışırken, diğeri kına çiçeğine nektara gidiyor 


Varoa mücadelemizi Aralık ayında yapacağımız Oksalik aside kadar bitirdik. Çiftleşme kutularındaki  petekler eritildi


Bazı üreticiler bu petekleri eritmez. Oysa ki ana üreticisi her sezon kutulara sıfır petekle başlamalıdır. Hatta mümkün olduğunca ham petek dahi kullanmamalıdır. Üretilen analar farklı yerlere gidiyorlar, bu yüzden ana üreticisi temizliğe çok dikkat etmeli, arı hastalıkları konusunda kurslara katılmalıdır!


İşler bitti, şimdi arıcının yatma zamanı... Diye düşünenler yanılır. 
Binbir zahmetle ürettiğimiz ballar kavanozlara doldurulup etiketlenecek.
Satışı evden yaptığım gibi, birde sipariş alıp ikamet ettiğim bölgede her ikinci Pazar günü evlere servis ediyorum. Bu sayede yeni müşteriler edindim. Balı marketlere bırakarak satış yapmaktansa bu yolu tercih ettim. Böylelikle tüketici ile birebir kendim görüşmüş oluyorum. 

2018 sezonu için ana arı sipariş listesi oluşturmaya başladım. 
Blog takipçilerimden özür diliyorum, ilk olarak bloğumda paylaşmam gereken bu bilgiyi, bir başka platformda paylaşmış bulundum. Almanya harici ülkelere sınırlı sayıda ana arı verebileceğim için, her gelen talebi karşılamam mümkün değil. 

Almanya teslimatları hızlı kargo ile 24 saatte teslim edilecektir. Fiyatlara ekspres kargo ücreti dahildir. 

Erkek hatlarımızdan bir tanesi 2014 senesinde Avrupa genelinde en yüksek puanı alan (%144) arıdır. 
Damızlık Mayıs ayında yumurtayı kestiğinden üretim yapılamadığı için, Almanya'da bu arı sadece Herr Völger ve bende mevcut. Lohnbesamung yani ücret karşılığı suni tohumlama yaptığım için, şimdiden çok fazla talep geldi. Elimde bulunan 4 ana arıdan mümkün olduğu kadar fazla erkek kolonileri oluşturmam gerekecek. 

Bir diğer arımız ise Mayen Enstitüsü üretimi olan Troiseck AGT hattı (%138)
Kızlarını bu yıl denemeye aldık


Damızlık kolonileri (Anne tarafı) sistem puanlarına bakmaksızın kendi arılığımda kullandığım damızlıklardan seçeceğim. Arının sistemdeki puanından ziyade, çıplak puan dediğimiz puanlamayı esas alacağım. 
Arılarıma, gözlemleme ve seçim kabiliyetime güveniyorum. Bugüne kadar hemen hemen her yerde, rakım farketmezsizin güzel işler yapıyor  arılarım.
Mehmet Ali Hatipoğlu'nun hakkını da teslim etmek gerek 



Her yerde demedim, zira Sinop'ta aynı verimi alamadık. Önümüzdeki 2 yıl içerisinde olumlu-olumsuz geri dönüşlerle bu bölge hakkında daha geniş bilgi sahibi olacağız.


Almanya'dan ulaşmak  için

Türkiye'den ulaşmak için

15 Eylül 2017 Cuma

Almanya'da profesyonel bir arıcı ERHAN TEKE-2

Erhan Teke ile yaptığım söyleşinin devamı 

Şimdi gelelim en önemli konuya: VAROA!!! Arıcının korkulu rüyası desem abartmış olur muyum? Varoa mücadelesinde nasıl bir yol izliyorsunuz? Olmazsa olmazınız var mı?

Kullandığımız ilaçların balda veya Petekte kesinlikle kalıntı bırakmaması gerekiyor. Organik bal üreten arıcıların her ilacı kullanması bildiğiniz üzere yasak. Sadece organik asitleri kullanıyorum. Formik, laktik ve oksalik asit. Bilhassa son bal hasadından sonra kullandığımız Formik asit çok önemli. Olmazsa olmazınız demiştin, Formik asit olmazsa olmaz :)

Formik neden yapılmalı?

En önemli sebeplerden ilki peteklerde bala geçmek üzere kalıntı bırakmaması. Bu nedenden organik arıcılıkta kullanılmasına müsade edilen bir kaç ilaçtan birisi.
Varaoya çok etkili! Sadece arı üzerindeki Varoayı değil, aynı zamanda kapalı gözlerdeki Varoaya da etkisi tartışılmaz. Kovan içerisindeki Varoaların sezona göre  %80i kapalı yavru gözlerinde bulunur. Bazı yavru gözlerinin mücadeleye başladığımız gün kapandığını varsayarsak, varoa dökülmesi 13-14 gün daha devam ediyor.

Varoa formik aside karşı bağışıklık kazanamıyor.

Kovanda hijyen sağlıyor. Formikten önce besleme yapmış isek veya kovanda stok varsa, bu stoklardaki virüs ve bakterileri yok ediyor.

Arının solunum kanallarındaki trahe akarını öldürüp arıyı parazitten temizliyor.

İlk uygulamadan  4-5 gün sonra 2. uygulama daha da etkin varao dökülmesine yol açıyor ve kalanları temizliyor.

2 gün yani 48 saat kovanın kapağı ve altı açılmadığı takdirde etkisi daha da yüksek oluyor.

Mum güvesi, kurukafa kelebeği, kovan böceği vs. kovandan uzaklaştırılıyor.
Görüldüğü üzere artıları oldukça fazla.

Formik asit aparatları

Ben çeşitli aparatlar kullanıyorum. Fakat kovan sayısı arttıkça sıkıntı olmaya başladı.
Siz Formik asidi nasıl uyguluyorsunuz?


Gerekli güvenlik önlemleri alınmalı. Öncelik insan sağlığı! Neticede bir asitten bahsediyoruz.
Koruyucu kıyafet, koruyucu gözlük, aside dayanıklı eldiven ve ihtiyaç halinde asit ile temas eden tenimizi yıkamak için su.
Dozu ayarlamak için bir ölçü veya şırınga ve %60lık formik asit. 


Koloni sayısı fazla olan arıcılar mutfak bezi kullanırlar. Bende öyle yapıyorum. Hem çabuk hemde etkili oluyor. 


Formik asit havadan ağır olduğu için uygulamayı yukarıdan yapıyorum. Çekmeceden yani alttan yapılan mücadelenin çok başarılı olduğu söylenemez. Çerçeve üzerine mutfak bezini koyup her kat için 20ml asidi beze döküyorum. Dikkatlice, arıların üzerine damlamayacak şekilde ve kapağı hemen kapatıyorum. 

Buharlaşmanın birden başlamaması için asit bir gece derin dondurucuda bırakılmalı. Isınmaması için koruyucu bir çantada veya buzlu torbada arılığa taşınmalı. Bu şekilde kullanıldığında ana kaybı riski azalıyor. 

Başarılı bir uygulamanın şartları nelerdir?

Hava sıcaklığı 15-25 derece arası olmalı.
Yağmursuz bir günde yapılmalı. Havadaki nem oranı asidin etkisini azaltır.
Kovan altı tamamen kapatılıp uçuş deliği komple açık olmalı.

Buharlaşma sürecini etkileyen faktörler?

Nem, kovanın güneş görmesi veya gölge de olması ve kovandaki arı miktarı.
Aşırı sıcaklarda uygulama yapılmamalı, veya dozaj düşürülmeli.
2 gün yani 48 saat kovanın kapağı ve altı açılmadığı takdirde etkisi daha da yüksek olur. Uygulama 4-5 gün sonra tekrar edilmeli. Bir miktar arı kaybı yaşanabilir, arılar kovan önünde ufak salkım yapabilir. Bunlar normaldir. Fakat koloni aşırı bir tepki verirse, mesela kovan önündeki salkım büyük olursa kapak açılıp bez alınmalı ve kovan havalandırılmalıdır. Aksi takdirde yeni çıkmakta olan arılar zarar görecektir



Yani son bal hasadından hemen sonra varoa mücadelesini formik asit ile yapıyorsunuz. Kışın nasıl bir yol izliyorsunuz?

Organik bal üretiminde varao mücadelesinde kullanılmasına izin verilen 3 asit var dedik. Laktik, Formik ve Oksalik.
Kışın oksalik asit kullanıyorum. 


Öncelikle oksalik asitin 4 çeşit kullanım şekli var.
1-Fısfıs ile püskürtme: 
Yazın %2,3luk oksalik biraz şeker ile karıştırılarak arılara püskürtülür. Oksalik temas sayesinde kovan içerisindeki arılara yayıldığından dolayı %2,3lük asit kullanılır ve çerçevenin her yüzüne 4-5ml kullanılır. Arılara daha fazla temas edilmesi istenildiğinden dolayı asit oranı düşük, fakat kullanılan ml ölçüsü fazladır.

2-Şekerle karıştırıp damlatma yöntemi:
Sıkı salkımdaki arılara kapak açılarak üstten %3,5lik 

3-Isıtarak buharlaştırma 

4-Gliserinle karıştırıp kullanma

Püskürtme Almanya'da bu yıl serbest bırakıldı. 

Ben bir kaç senedir püskürtmeyi bölmelerde kullanıyorum. Etkisi laktik aside göre çok daha fazla.

Buharlaştırma Almanya'da halen yasak. Çünkü bu konu biraz hassas. Arıcılar dikkatsiz olabiliyorlar. Oksalik sadece nefes yolu ile değil, cilt ile de vücuda alınır. Buhar olarak kullanıldığında sadece maske takmak yetmez. Buhar arıcının üzerindeki giysilere de bulaşabilir.

Oksalik buharı İsviçre'de serbest. 
İsviçreli bir arıcı uygulamayı yaparken 


Bu yöntemi Memleketimizde yanlış uygulayanların olduğunu biliyorum. Asidi haddinden fazla ısıtarak yakıyorlar. Oysa ki suyun buharlaşma ısısı bellidir. Oksalik dihidrat adından da anlaşılacağı üzere içerisinde kristal formunda su barındırır. Bu tozda 100 derecede erimeye başlar, 120 derecede ise direk sıvılaşmadan buhar haline gelir. En ideali 150 derece civarında kalan sabit ısıda olur. 170 dereceyi geçtiği anda yanma başlıyor ve oksaliğin etkisi azalıyor. Yanma işlemi sonucu tehlikeli zehirli gaz çıkışı ve bileşenler size ve kovana zarar verir. 
Bana göre bu iş için en uygunu dizel arabaların  kızdırıcıları ile ısıtan aparatlar. 


Şimdi Andreas'a hak verdim, senelerdir bu tezi savunur. 


Almanya da üretilen ballarda bizim gibi üreticilerden istenilen bazı raporlarda, zararlı bir etken madde olduğu zaman üretimi yapılan bal, bilirkişi gözetiminde ne kadar olursa olsun imha edilir.
O sebepten ben damlatma yöntemini tercih ediyorum.


Bildiğiniz üzere benim hem Almanyada hem Türkiyede arılarım var. Almanyada kanunlar müsade etmediğinden dolayı sıvı, Türkiyede ise buhar olarak yapıyorum. Benim gözlemlerime göre buhar uygulamasını arılar çok daha rahat tolere ediyorlar. Avrupada yapılan bir çok araştırmada da sonuç bu şekilde. Umut ediyorumki en kısa zamanda Almanyada buhar uygulamasına müsade edilecek. 
Sorularımıza devam edelim.
Oksalik asidi ne zaman uyguluyorsunuz? 

İlk don olduğu geceden 21 gün sonra. Artık kovanda yavru kalmamış ve arı sıkı bir salkım yapmış olmalıdır.
Salkımın sıkı olması  oksalik asit kullanımında önem arz eder.


Peki hazırlanışı?

35 gr toz oksalik, 630 ml su, 630 gr şeker. Sıcak suda eritilen aside şeker dökülüp karıştırılır.

630gr şeker çok değil mi?

2011 senesine kadar 200gr şeker kullanılıyordu. Almanya, İsviçre ve Avusturya'da yapılan araştırmalarla,  bu miktarda yapıldığında daha etkili olduğu sonucuna vardılar. Temas ile etki ettiği için, şeker miktarı fazla olunca kovan içerisine yayılması daha iyi oluyor. 
Bu oranlar doğrultusunda hazırlanan 
1 litrelik karışım, kovandaki arı  yoğunluğunu gözeterek her çerçeve arasına 5 ml hesabı ile damlatılır. 
Hava ısısı 0-5 derece arasında olmalı. Salkım sıkı olmalı. Asit ılık olmalı, 35 derece civarı. 

Uygulamayı tekrar edebilir miyiz?

Sadece 1 defa uygulamak söz konusudur, oksalik kullanıldığında arının kitin iskeletinde zayıflama yaptığından tekrar kullanım önerilmez. 

Karışımı saklayabilir miyiz?

Hazırlanan karışım dolapta saklanmak kaydı ile 4 günde bitirilmelidir. 
Oksalik kullanımı çok şarta bağlı olmakla beraber kapalı yavru olmadığında en etkin yöntemlerin başında gelir. Gerekli olan emniyet şartları ve asit kullanımı beraber yürütülür. 

Ziraat mühendisi olarak bilirsiniz, Oksalik asit doğada nerelerde bulunur?

Bir çok ot da pazı, ıspanak ve ışkında belli miktarda mevcuttur. Bunları yediğimizde şöyle bir diş etlerimiz kamaşır, yanına mutlaka yoğurt isteriz ya hani,  işte oksal budur. Vücutdaki kalsiyum ile birleşir  ve böbrek için çok zararlı olan böbrek taşını yapan asittir.

Şimdi anlaşıldı Hocam niye böbrek taşı sorunu ile sık karşılaşmamın nedeni.

Sizinle tanışmaktan ve  sohbet etmekten büyük keyif aldım.
Çok teşekkürler 

5 Eylül 2017 Salı

Almanya'da profesyonel bir arıcı ERHAN TEKE

Selamlar,

Almanya'da arı ve arıcı sayısı her sene artmakta. 4 sene evvel 80bin arıcı ve 600bin koloni varken, bugün 115bin arıcı ve 800bin koloni mevcut. Yurtiçi üretilen bal tüketimin sadece %20sini karşılamakta. 115bin arıcının %95lik bölümünün sadece hobi amaçlı sabit arıcılık yaptığını belirtmek isterim. Kalan 5750 arıcının da 5bini ek iş olarak arıcılık yapmakta. Arıcılık bir hobi veya ek iş olduğundan dolayı, zamandan tasarruf etmek çok önemli. Bal verimi ikinci planda. Bugüne kadar hem video yayınlarımla hem blog yayınlarımla zaman kazandıran basit arıcılık tekniklerini paylaştım. Almanya genelinde sadece 500 civarı tam profesyonel arıcı var ve bu işletmeler benim paylaşımlarımdan çok farklı çalışıyorlar. Bal verimi ön planda olmak zorunda. Zira geçimlerini bal satışından sağlıyorlar. Almanya bal verimi ortalaması koloni başı 25-30kilo arası değişmekte. Arıcılığı gezgin ve bilinçli olarak yapıp bala odaklananlarda ise ortalama 100kilo ve üzerinde. 

Profesyonel ve bilinçli dedik... Peki bu işi Almanya'da üst düzeyde yapan, bizimle aynı dili konuşan bizden birisi yok mu? Almanya Arıcılar Birliğine ve Almanya'nın en meşhur enstitülerinden Celleye sordum. Gösterilen adres aynıydı. 

Erhan Teke...


Bölgesinde arıcılığa yeni başlayanlara kurslar vermekte, bilgisini arıcılarla paylaşmakta. Almanya'da arılara ilgi bilhassa bayanlar arasında artmakta 

Erhan Bey 11 çerçevelik strofor kovanlarda Alman ölçüsünde çalışıyor.

Ben tanıştım, istedim ki sizlerde tanıyın ve Erhan Beyle sizin için kısa bir söyleşi yaptım.

Bakarsınız Erhan Bey sizlerden gelen soruları ayda bir soru-cevap şeklinde bloğumda cevaplar. 

Merhaba Erhan Bey kısaca sizi tanıyalım. Erhan Teke kimdir?

58 yaşındayım, Çanakkalenin Gelibolu kazasında doğup, lise üniversite eğitimimi İstanbulda aldım.

Almanya'ya geliş hikayeniz.

Almanyaya gelişim büyük depremden sonra oldu. Okuduğum okulda depremin tekrarlayan bir olgu olması, bir çok vatandaşımızın kaybı, ev ve iş yerlerinin yıkılmasını şahsen Adapazarı ve İzmitde gözlerimle gördüm. Depremden sonra iyi durumda olan iş pozisyonumu da düşünmeyerek arayış içerisine girdim. Eşimle konuştuk ve Almanya'yı yakın olmasından ve lisan problemi olmadığından dolayı tercih ettik.
Buraya geldiğimde, lisan öğrenip Berlin Üniversitesi Ziraat Fak. tarla bitkilerini bitirdim, yeni ehliyet, yeni diploma yeni başlangıç...

Dilerseniz biraz daha eskilere gidelim. Arılarla ilk tanışmanız nasıl oldu?

Arılarla ilk kez 1970 yılında tanıştım. Babam bir gün ''Yarın işin var mı?'' derken kendimi otobüs ile Marmarise giderken buldum. Babam aydın bir insandı, balı teneke ile üreticisinden alır yerdik, akrabalara pay ederdik, o zamanlar tarla bitkilerine bu kadar kimyasal kullanılmadığından, balların da sağlıklı olduğunu düşünürdüm.

Ne güzel, keşke günümüzde de tüketici bu kadar bilinçli olsa, buyrun devam edin...

Marmariste üretici ile balı sağar tenekeye koyar 2 gün sonra eve gelirdik. Arılıkta elimde beyaz ballı petek yerken  aklımdaki soru ''Bu küçücük böcek ne demeye böyle bal yapar?''

Sonrasında Eminönünden Cağaloğluna çıkan yokuştaki Remzi Kitapevinden Kemalettin Şenocağın Modern Arıcılık kitabını aldım. Okumasına okudum da, gel de anla! Ana memeleri kesilecek, Izgara konulacak, temel petek takılacak, sır tarağı, santrafuj... Ne diyor bu kitap, anlayan beri gelsin. Sanki Türkçe ama Türkçede değil gibi. Bilmeyince böyle...

Kadınların yaşının sorulmadığı gibi, arcınında kovan sayısı ve aldığı balın miktarı sorulmaz derler. Ama ben yine de bir şansımı deneyeyim. Kaç koloniniz  var? Ortalama kovan başı bal veriminiz ne kadar?

Koloni sayısı değişken olmakla beraber 100 civarı, bu işle ilgili insanlar bilir ki, bu sayı hiç sabit kalmaz. Bazen 100ü geçer, bazen kovan birleştirilmek zorunda kalınır düşer. Ama kayıtlı 100 kovan hep var gibi.

Hangi ırkla çalışıyorsunuz?

Irk seçiminde bulunurken  bölgemdeki hakim olan ırkı kullanmaya özen gösterdim. Çiftçilerin bir lafı vardır, komşun ne ekiyor ise sen de onu ek derler. Ama bu demek değil ki, değişik ırkları da bulundurmadım. Karpat arısı ile çalıştım, İspanyol arısı, Karniyol ve Buckfast ile çalıştım. İspanyol arısı hala arılığımda mevcut. 
Bana sıcak gelen Karniyol. Bunu senelerin vermiş olduğu tecrübelerime dayanarak söylüyorum.
Buckfastın üretimindeki zorluk sebebi ile (Gerçek Buckfast üretiminden bahsediyorum) beraber yağmacılık, aşırı tüketimi ve bal toplama rekoltesi vb. gibi problemler sebebi ile tercihimin dışında kalıyor. Yoksa arısı yakışıklı güzel arı. Ama ben güzellik yarışması düzenlemiyorum, isteyen düzenlesin. Biliriz ki kimse yoğurdum ekşi demez. 

Zevkler ve renkler tartışılmaz. 
Erhan Bey bu arada bal verimi sorumu geçiştirdiniz gibi...

Benim seçtiğim ırk ile kovan ortalamaları yıla göre değişken olmakla beraber, 11 çerçeve Ballık hesabı ile 24 kilo bahar balı, 23kilo ıhlamur, 2. Ballık olursa bu bazen 46kilo oluyor, 24 kilo yaz balı oluyor. Araya Raps yani kanolayı da 40 kilo ile sıkıştırırsak, hesap ortada. Bazen de püren yani bizdeki adı ile Erica ya gider arılar, bu da 20 kilo civarıdır, bu değerler sabit olmayıp aşağı-yukarı  oynar. Mesela bu sene bahar balı çok iyiydi ama ıhlamur-akasya balı hayal oldu.
Arılar sabit kalırsa, kına çiçeğinden, Bienenbaum olarak bildiğimiz arı  ağacından da nektar polen gelir ki bu da yaklaşık 15 kilo civarıdır. Bu balı almam, ama kış yemini de bu sayede çok az veririm.

Yani kanola olmadan da Türkiyede de bulunan bitkilerden yüksek rakamlara ulaşmak mümkün? 

Kanola balına temkinli yaklaşırım, yağlık tohum içeren bitkilerin polenleri arıda güzel etki yapar, ama güçlü koloniyi de yorar. Bu sebeple zayıf kolonileri kanolaya taşırım. Ihlamur balı kıymetli baldır, yanlız ıhlamur basrası değil, ıhlamur çiçeği balı benim için kıymetlidir.

Arıcılığa yeni başlayanlara veya başlamak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Arıcılık yapacak arkadaşların öncelikle arıya saygısı olmalı. Bu hayvanın doğadaki görevi yaşam amacı nedir? Başarılı olmak için sadece arıya değil, kendine, işine de saygı  göstermesi gereklidir. 

Arıcılık dediğimizde, arı üreten, bal üreten, ana üreten, arı sütü üreten, malzeme üreten, yan ürünler mum, propolis, arı zehri üreten gibi bir çok alt grubu içerdiğinin unutulmaması gerek. Bunlar bazen tek başına bazen de birbiri ile iç içe üretim oluyor.  

Arkadaşların bol bol kitap okumaları gerekmektedir, okusunlar, senin bloğun gibi bloglar, forumlar, okunmaya değer bilgileri hep biriktirsinler, ama saf bilgiyi kitaptan alabilirler. Birileri hep kızar, neymiş efendim kitap pahalı. Kalite ucuz olmaz. X lira vererek 50 senenin tecrübesini öğrenmek çok olmasa gerek.
Muhsin Doğaroğlu, Ali Korkmaz, Metin Şenocak vs. bu üstadların kitaplarını okusunlar, param yok diyenler internetten 378 sayfa  https://issuu.com/tudas-alapitvany/docs/bees-turkish okusun.. Kitap okumak karşılaşılan sorunların bilinmesine ve giderilmesine yarar.

Kendilerine bir klavuz seçsinler, bir amaç belirleyip, o yolda devam etsinler. 
Sorunlar elbette olacaktır. Sorunsuz arıcılık yoktur. Cünkü hayvancılık değişken değerlerle sınırlıdır. İklim, flora, hastalıklar, arıcı hataları, çevresel faktörler vb gibi.
Artıları eksileri kendileri gözlemlesinler ve bazen tecrübe ederek kendileri doğru yolu bulsunlar. 

Şimdi gelelim en önemli konuya: VAROA!!! Arıcının korkulu rüyası desem abartmış olur muyum? Varoa mücadelesinde nasıl bir yol izliyorsunuz? Olmazsa olmazınız var mı?

Devamı haftaya...

20 Ağustos 2017 Pazar

Uzun zaman oldu yazmayalı

Merhabalar,
İşlerin yoğunluğundan dolayı yine çok uzun zamandır paylaşım yapamadım. Bu sefer arayı baya açmış olacağım ki, mail üzerine mailler geldi. Allah'a şükürler olsun ki baya bir sevenimiz var. Bunda 2014 senesinde kimse saf analara yaklaşamazken, saf anası olanlar kimseye vermezken  ''Yok mu damızlık isteyen'' diyerek ortaya atılmamın rolü büyük olsa gerek. Şimdi bakıyorum saf analar havalarda uçuşuyor, kapanın elinde kalıyor. Olması gerekende buydu. Sanırım muvaffak olduk. En çok gelen sorular: 
''Gökhan abi kimden alayım?'' 
''Abi puanı kaç olursa iyi?''
Cevap: Alabildiğiniz her yerden alın, bir yere bağlı kalmayın. Çeşit olsun ki kıyaslama yapabilesiniz.  Puanlardan ziyade hastalık olup olmadığını araştırın mesela. Hastalık riskini üreticilerle irtibata geçerek beebredden görebiliyorsunuz. Mesela şu anda isim olarak Türkiyede popüler edilmiş bir Karniyol hattında Kronik Arı felci var. Geçmiş olsun, ne diyeyim... 


11 Haziranda açık artırmaya katıldık. Bu sefer ana almak için değil:)

2014 Acık artırma paylaşımım için tıklayın


 Hedeflerim arasında bir gün üretici olarak davet edilmek vardı. Geçtiğimiz yıl rahatsızlığımdan dolayı daveti geri çevirmek zorunda kalmıştım. Bu yıl Allah nasip etti. 
Evde kimlik kartları, sağlık raporları, lisansları ve hazırlıkları tamamladıktan sonra yola çıktık 


Geçtiğimiz yıl benim geri çekilmemden dolayı A izole ve tohumlama ana olmadığından, bu yıl katılım geçen yıllara nazaran düşüktü. Yine de İsviçre, Hollanda, Avusturya gibi ülkelerden ana almaya gelen üreticiler vardı.

İlgiden memnun kaldık. Bütün evrakları profesyonel şekilde hazırlayan tek üretici bendim:)
89 numaralı kutu ile açılısı yaptık. 
Fiyatlar mı? Eh fena değildi. Çiftleşme kutusu ile 90€dan başlayan benim analar,  ortalama 130€dan alıcı buldu
Diğer üreticilerin izole çiftleşmeleri 45€dan başlayıp ortalama 75€ya satıldı. En yüksek fiyatı 72 numaralı kutu ile 154€ya satılan benim Arım aldı. Gelecek sene için şimdiden sözlü davet aldım, bizzat Manfred Ritz'den. Kendisinden övgü dolu sözler duymak güzeldi

Tam bir Başkana yakışır tarzda, babacan tavsiyelerde bulundu. Bölgemde tanınan bir üretici oldum. Sıra Almanya geneline açılmaya geldi. Gelecek sene bütün Alman arıcılık dergilerinde ilanlarımız çıkacak inşallah. Bu tavsiyeler ufkumu açıp hedef büyütmeme vesile oldu.

Çalışmaya devam...
Ana arılar üretildi 
Damızlık adaylarının genele yakını bir tur yavru çıkardıktan sonra teslim edildi. 
Erkan ve Saim abiye bu analar tanıdık gelir mi acaba?
Bunlarda bizde kalıp damızlık testine girmek isteyen analardan ikisi

94 numaralı ana Betül'ün elinden geçti.Almanya'da 100 kovan üzeri ile Arıcılık yapan profesyonel Arıcı Erhan Teke Beyfendiye gitti
16 yaşında, hem Arıcı hem ana üreticisi Franz Glaser, o da hem A izoleden hem tohumlamalardan nasibini alanlardan
Evet Blogda paylaşım yapamadım ama vallahi çok çalıştım :) Huzurluyum, mutluyum :)


Son tur gönderimi yarın Dr. Neumannla Stuttgart civarında çalışma yapan Dr. Brauns'a yapacağım ve ana sezonu bitecek. 
Yoğun ve başarı oranı düşük bir sezondu.
388 Tohumlama yapılıp 312 tanesi yumurtaya geçti. Başarı oranı %80 civarı, başlangıçta %100e yakınken sonlara doğru %55lere kadar düştü. Sebep mi? Sanırım sonlara doğru Harbo kullanmamız. Kanüllerin ucu fazla ince olduğundan sperm kesesini yakalayamadık


A izoleye 3 sefer gidildi, toplam 144 ana götürüldü, çiftleşen 78 ana. Tam bir fiyasko %54


B izoleye 3 sefer gidildi, toplam 90 anadan çiftleşen 86 ana. 
F1 üretimini hesaplamadım. Toplamda 200 adete yakındı. Bir sonraki sezonda hedefim bu rakamları ikiye katlamak. İnşallah onu da başaracak azim bizde fazlası ile var.

Mayıs ayında Türkiyede staj yaptım sayılır :)))

Bazıları bana hiç sevmediğim ve hakettiğimi düşünmediğim 'Usta, Üstad'' vs. diye hitap etse de, Türkiyede Erkan Kaya arılığında daha öğreneceğim çok şey olduğunu daha iyi idrak ettim. Çok işime yarayan pratik şeyler öğrendim, Almanya'da arıcılığı düz ve ezbere yaptığımın farkına vardım:)
Kabul edilmek üzere ruşete verilen bir ana

35 Numara

Temmuzda çocukları tatile çıkarmak üzere arılara elveda dedik. Ballarını aldığımdan dolayı üzerlerine kek koydum. Kek dediysem, Fondan şeker! Almanya'da arılara fondan şeker veriyoruz. Bal sağımı sonrası koloni gelişimi için çok işe yarıyor. Aynı zamanda arıyı oyalıyor. Tabiki polen zaten geliyor.


Türkiye çocuklara yaradı. Hayvanlara merhameti olmayanın insana da merhameti olmaz

Dönüş yolunda röportajımızı da verdik 
:))))

Türkiye güzeldi, biraz sıcaktı ama:)

Hiç tadsız olay yaşamadık mı? Yaşamaz mıyız? Izmirde PTTde, birde tam da bu arabanın başında.
Yaş oldu 40, biraz daha sakiniz ama... Egeliyiz, serde Efelik var, bazısı hakikaten laftan anlamıyor.
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir ;)


Selam ve Muhabbetle